Her Yaşın Estetik Bakımı
Her yaşın cilt bakımı ayrı olduğu gibi, estetik uygulamaları da farklılık gösteriyor.
15-20’Lİ YAŞLAR: Ergenlik dönemi ile birlikte vücuttaki hormon değişimlerinin cilde yansımaları oluyor. Özellikle yağlı ciltte daha sık olmakla birlikte akne, bu yaş grubunun en önemli problemlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Burada birinci görev, etkili cilt temizliğine yönelmek olmalı. Güvenilir markaların cilt pH sını bozmadan etki eden ürünleri ile cilde günlük olarak temizlik yapılması önemli ilk adımlardan. Buna, kuru ciltler için çok hafif su bazlı nemlendiriciler eklenebilir. Beslenme alışkanlıklarının dengeli olması, bu yaş grubunda cilt pH’ı ve vücut şeklinin korunmasında çok önemli bir yer tutuyor. Unutmayın, sağlıklı yaşam için gerekli olan alışkanlıklar da bu yaş grubunda ediniliyor.
20-25’Lİ YAŞLAR: Yetişkin tipine ulaşan cilt için günlük temizliğin yanı sıra yılda birkaç kez profesyonel bakım ve temizlik yapılması öneriliyor. Bu yaş dönemlerinde başlamak üzere güneş koruyucu kullanılması önemli bir bakım uygulaması. Çünkü foto-aging, diğer bir ifade ile UV’ye bağlı yaşlanma bu yaşlarda başlıyor. Uzun süre güneşin altında kalmak, cildi kuruttuğu gibi aynı zamanda lekelenmelere de yol açıyor. Bu nedenle korunma ciltte çok önemli bir uygulama olarak dikkate alınmalı. Bununla birlikte bakım kremlerinin, cilt tipine uygun olarak günlük rutinlere eklenmesi önemli. Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme ile bu yaşlarda yine kilo kontrolü ve vücut şeklinin korunması sağlanmalı.
25-30′ LU YAŞLAR: Mimik hareketlerine bağlı olarak ince çizgilenmelerin oluşmaya başladığı bu yaşlarda, eğer güneş koruması da yeterli yapılmazsa veya solaryum gibi yoğun UV’ye maruz kalınırsa ciltte yıpranma etkileri görülmeye başlıyor. Bu dönemde mutlaka derin nemlendiriciler kullanılmalı. Ayrıca toksin uygulamaları gibi çizgilenmelerin derinleşmesini engelleyecek uygulamalara bu yaş aralığında başlanabiliyor. Tabii ki bütün bu uygulamalara, hekim değerlendirmesi ile kesin karar verilmesi gerekiyor. Eğer ciltte ergenlik döneminden kalma akne ve sivilce izi gibi sorunlar varsa, bunların giderilmesi için çeşitli işlemler yapılabiliyor. Bu işlemlerin başında; , iğneli radyofrekans (altın iğne), dermapen ve çeşitli tiplerde lazer uygulamaları sayılabiliyor. Hangi uygulamanın yapılacağına elbette yine uzman hekimin karara vermesi gerekiyor. Özellikle soyucu işlemlerin ciltte leke bırakma potansiyeli olduğu dikkate alınırsa, bu uygulamada doğru hasta-doğru cihaz seçimi çok önemli. 25–30’lu yaşlarda ciltte kuruluk ileri düzeydeyse, nem aşısı gibi uygulamalar yapılabiliyor.
35-40’LI YAŞLAR: Bu yaş grubunda hekimin vereceği karara göre altı ay ila bir yıl aralığında mutlaka düzenli cilt bakımı yapılması gerekiyor. Mezoterapi, uygulamaları, somon DNA ve benzerleri, bu işlemler arasında sayılabiliyor. Yüzde hacim kayıpları başlamışsa bu kez hyalüronik asit ya da kişinin kendi yağından dolgu uygulamaları yapılması uygun görülüyor. Ağız çevresi için yine dolgu uygulamaları yapılabiliyor, ince çizgileri azaltmak için çeşitli tipte lazer uygulamaları gerçekleştirilebiliyor. Eğer yüzde aşağı doğru bir sarkma başladıysa, bu defa iple askılama yöntemlerine başvurulabiliyor. Fokuslu ultrason cihazıyla da yüz ovali toparlanabiliyor, sıkılaşma ve gözenek küçültme için geniş bant ışık uygulamaları kullanılabiliyor. Kolajen sentezini uyarmak ve cilt kalitesini arttırmak içinse işlemleri, yine bu yaş grubunda önemli koruyucu uygulamalar arasında yer alıyor.
40-45’Lİ YAŞLAR: İğneli yöntemlerle cildin ihtiyacı olan besinler büyük önem taşıyor. Kolajen sentezi ve uyarıcı cihazlarla ciltte sıkılaşma sağlanabiliyor. Yüzde hacim kaybı olan yerlere dolgu uygulamaları yapılabiliyor. Cildin nem dengesini sağlayacak çeşitli enjeksiyon yöntemleriyle de ciltte daha fazla ince çizgi oluşumunun önüne geçilebiliyor.
45 VE ÜZERİ YAŞLAR: Cildin o anki durumuna göre, uygun cihaz ya da teknik seçimi yapılarak çeşitli uygulamalar gerçekleştirilebilir. 50’li yaşlardan itibaren göz kapaklarındaki ya da orta yüzdeki aşağı sarkmaya veya boyunda gelişen sarkmaları yönelik altın iğne, fokuslu ultrason, fraksiyonel lazer ve radyofrekans uygulamaları, iplerle asma, dolgunluk verici ve kolajen üretimini uyarıcı dolgu uygulamaları tek başına yada kombine olarak planlanabiliyor.
AMELİYATSIZ UYGULAMALAR
Ciltte en güzel uygulamalardan birisi de kişinin kendi kanının işlemden geçirilmesi ve büyüme salgılayan hücrelerin ayrıştırılmasıyla elde edilen sıvının cilde enjekte edilmesi. Tamamen kişinin kendi hücresiyle cildi yenilemeye yardımcı oluyor. Birkaç seans sonra ciltte gözle görülür ışıltı, gençlik ve iyilik hali oluşuyor.
İĞNELİ RADYOFREKANS: Hem gözenekleri sıkılaştırıyor, hem de akne, yara izlerinde azalma sağlıyor. Özellikle ile kombine uygulamalarda çok başarılı sonuçlar elde ediliyor.
FOKUSLU ULTRASON: Derin ve yüzeyel başlıklarıyla derinin asıcı bağ dokusunu sabitleyen ve kolajen uyarımını gerçekleştiren bu uygulama tek seansta gözle görülür sonuçlar sağlayabiliyor. Yüz, boyun ve gıdı sarkmalarında, iç bacak, iç kol ve karın cildi gevşekliklerinde, dekolte cildi yenilemede tercih ediliyor.
MEZOTERAPİ: Altın iğne ile ya da tek başına yapılan mezoterapi uygulamaları, cildin nem dengesini sağlıyor ve ihtiyaç duyulan aminoasit ve vitaminleri veriyor.
NEM AŞISI: Cilt aşırı kuruysa mezoterapi şeklinde uygulanan nem aşısı cildi yoğun bir şekilde nemlendiriyor.
TOKSİN UYGULAMALARI: Estetik uygulamalarında yüzyılın buluşlarından biri olarak nitelendirilen toksin uygulaması, alın,kaş arası çizgi ve kaz ayakları ile mimik çizgilerinin derinleşmesini önlüyor. Güneşte gözlerin kısılması arttığı için özellikle yaza girmeden ilkbahar aylarında, uygulamaya olan talebi arttırıyor.
DOLGU: Her mevsim yapılabildiği gibi, yaz öncesinde yaptırılması halinde tüm yazın rahat ve güzel bir yüzle geçirilmesini mümkün kılıyor. Elmacık kemiği, dudak, ağız kenarı çizgileri, göz altındaki çökmeler, şakak ve çene bölgesine uygulanıyor.